فَمِنْهُمْ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُۜ وَكَفٰى بِجَهَنَّمَ سَع۪يراً
فَمِنْهُمْ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُۜ
İsim cümlesidir. فَ atıf harfidir. Matuf ile matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مِنْهُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Müşterek ism-i mevsûl مَنْ muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اٰمَنَ بِه۪ ‘dir. Îrabtan mahalli yoktur.
اٰمَنَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir. بِه۪ car mecruru اٰمَنَ fiiline mütealliktir.
وَ atıf harfidir. مِنْهُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Müşterek ism-i mevsûl مَنْ muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası صَدَّ عَنْهُ ‘dir. Îrabtan mahalli yoktur.
صَدَّ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir. عَنْهُ car mecruru صَدَّ fiiline mütealliktir.
اٰمَنَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi أمن ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَكَفٰى بِجَهَنَّمَ سَع۪يراً
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. كَفٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. بِ harf-i ceri zaiddir. Tekid ifade eder. جَهَنَّمَ gayri munsarif olduğundan lafzen mansub, كَفٰى fiilinin faili olarak mahallen merfûdur. سَع۪يرًا temyiz olup fetha ile mansubdur.
بِ harf-i ceri mecruruna ilsak, sebep, musahabe, zaid, karşılık – bedel, istiane, zaman – mekan zarfı gibi manalar kazandırabilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Temyiz; kendisinden önce geçen mübhem (manası açık olmayan) bir ismin manasına açıklık getiren camid, nekre bir isimdir. Yani; çeşitli manalar kastedilmeye elverişli önceki isim veya cümleden asıl maksadın ne olduğunu açıklamak üzere zikredilen camid (türememiş), mansub ve nekre isme temyiz denir. Temyizin manasını açıkladığı önceki isme veya cümleye de mümeyyez denir. Temyiz harfi cerli ve izafetle gelmediği müddetçe mansubdur. Mümeyyezin irabı ise cümledeki yerine göredir. Temyiz Türkçeye “bakımından, …yönünden” şeklinde tercüme edilebilir. Temyizi bulmak için “ne bakımdan, hangi açıdan” soruları sorulur.Temyiz 2’ye ayrılır:
1. Melfuz mümeyyez: Söylenmiş, cümlede görülen mümeyyez.
2. Melhuz mümeyyez: Düşünülen, cümlede açık olarak görülemeyen mümeyyez.
(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَمِنْهُمْ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُۜ
Ayet, atıf harfi فَ ile önceki ayetteki يَحْسُدُونَ النَّاسَ cümlesine atfedilmiştir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. مِنۡهُم mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Müşterek ism-i mevsûl مَّنۡ muahhar mübtedadır.
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ ‘in sıla cümlesi olan اٰمَنَ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üslupta gelen وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُ cümlesi, وَ ‘ la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır.
İnsanlar iman edenler ve yüz çevirenler olarak ikiye ayrılmıştır. Burada taksim sanatı vardır. Başka bir grup yoktur.
فَمِنْهُمْ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ cümlesiyle وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُ cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.
اٰمَنَ - صَدَّ arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
Güvenli oldu, emniyette oldu anlamındaki اٰمَن fiilinin بِ harfi ile gelerek ‘iman etti’ manasında olması, tazmin sanatıdır.
مَنْ اٰمَنَ بِ [iman eden] - مَنْ صَدَّ عَنْ [yüz çeviren] arasında mürâât-ı nazir sanatı vardır.
صَدَّ عَنْهُۜ ibaresinde istiare vardır. İnkâr etmek, uzaklaşmaya benzetilmiştir.
Cenab-ı Hak, ["İşte onlardan kimi ona iman etti, kimi de ondan yüz çevirdi"] buyurmuştur. Alimler buradaki (Ona) zamirinin kimi ifade ettiği hususunda ihtilaf edip, bazıları bunun Hz Muhammed (s.a.v)'e râci olduğunu söylemiştir ki o zaman bunun manası, "Kendilerine kitaptan bir nasip verilen o Yahudilerden bir kısmı Hz Muhammed'e iman etti, bir kısmı da küfrüne ve inkârına devam etti" şeklinde olur. Bazı alimler de bu zamirin, daha önceki peygamberlere râci olduğunu söylemişlerdir ki buna göre de mana: "O peygamberlere nübüvvet ve hükümranlık nasip edilmesinin yanısıra, ümmetlerin onlara karşı âdeti, bir kısmının o peygamberlere iman etmesi, bir kısmının da küfründe ısrar etmesi şeklinde cereyan etmiştir. Binaenaleyh ‘’Ya Muhammed, bu topluluğun, üzerinde bulunduğu şu hale şaşma. Çünkü bütün peygamberlere karşı, ümmetlerinin durumu da böyleydi" şeklinde olur. Bu, Hz Muhammed (s.a.v)'e, o kavimden gelen kötülüklere karşı daha sabırlı olsun diye, Allah'tan olan bir teselli olur. (Fahreddîn er-Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb)
وَكَفٰى بِجَهَنَّمَ سَع۪يراً
وَ istînâfiyyedir. İstînâfiye وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine irab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelam olan cümlede بِ harfi zaiddir. Tekid ifade eder.
سَع۪يراً temyizdir. Temyiz ifadeyi zenginleştiren ıtnâbdır. Bu şekilde kapalıyı açma özelliği yanında kaplama ve abartı özelliği de bulunduğundan anlam düz ifadeye oranla daha çarpıcı olarak yansıtılır.
Arapçada temyizli ifadeler tekid bildirir. Müsnedün ileyhin muhtevasında kapalı olarak bulunan birim temyizle açıkça belirtildiğinden tekrar dolayısıyla tekid ifade eder. (TDV Tekid)
سَع۪يرًا - بِجَهَنَّمَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
وَكَفٰى بِجَهَنَّمَ سَع۪يرًا ifadesinde mef’ûle isnad vardır.
سَع۪يرًا kelimesinin nekreliği tazim ve teksir ifade eder. Bu cümle tehdit ve azaptan korkutmadır. (Âşûr, Et-Tahrîr Ve’t-Tenvîr)