قَالَ رَبِّ اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ قَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِياًّ ١٠
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَالَ | dedi |
|
2 | رَبِّ | Rabbim |
|
3 | اجْعَلْ | (öyle ise) ver |
|
4 | لِي | bana |
|
5 | ايَةً | bir işaret |
|
6 | قَالَ | dedi |
|
7 | ايَتُكَ | senin işaretin |
|
8 | أَلَّا |
|
|
9 | تُكَلِّمَ | konuşamamandır |
|
10 | النَّاسَ | insanlarla |
|
11 | ثَلَاثَ | üç |
|
12 | لَيَالٍ | gece |
|
13 | سَوِيًّا | sapasağlam olduğun halde |
|
قَالَ رَبِّ اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Mekulü’l-kavli رَبِّ ’dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
Nida harfi mahzuftur. Münada olan رَبَّ muzâf olup, mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim يَ ’ sı mahzuf olup, kelimenin sonundaki kesra muzâfun ileyhten ivazdır. Nidanın cevabı اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ ’dir.
اجْعَلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Değiştirme anlamında kalp fiilidir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. ل۪ٓي car mecruru mahzuf ikinci mef’ûlun bihe mütealliktir. اٰيَةً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
Münada; kendisine seslenilen ve seslenen kişiye yönelmesi istenilen kişidir. Münada, fiili hazfedilmiş mef’ûlün bihtir. Münadaya “ey, hey” anlamlarına gelen nida harfleri ile seslenilir. En yaygın kullanılan nida edatı يَا ’dır. Münada alem ise veya mütekellim ya’sına muzafsa yahut nida edilen, nida edenin yakınında bulunursa nida harfi hazfedilebilir.
Münada irab yönünden mureb münada ve mebni münada olmak üzere 2 kısma ayrılır.
Mureb münada lafzen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Muzaf, 2) Şibh-i muzaf, 3) Nekre-i gayrı maksude.
Mebni münada merfu üzere mebni, mahallen mansub olur. 3 şekilde gelir: 1) Müfred alem, 2) Nekre-i maksude, 3) Harfi tarifli isim. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Değiştirme manasına gelen جَعَلَ kelimesi 3 şekilde gelir: 1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek. 2. Bir halden başka bir hale geçmek 3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِياًّ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Mekulü’l-kavli اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ’dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
İsim cümlesidir. اٰيَتُكَ mübteda olup damme ile merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. اَنْ ve masdar-ı müevvel, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
اَنْ muzariyi nasb ederek manasını masdara çeviren harftir.
لاَ nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. تُكَلِّمَ fetha ile mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. النَّاسَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur
ثَلٰثَةَ zaman zarfı تُكَلِّمَ fiiline mütealliktir. لَيَالٍ muzâfun ileyh olup, mahzuf يَ üzere kesra ile mecrurdur. Tenvin ondan ıvazdır. سَوِياًّ kelimesi تُكَلِّمَ ‘deki failin hali olup fetha ile mansubdur.
Fiil-i muzarinin başına اَنْ harfi geldiği zaman onu nasb ettiği gibi anlamını da masdara çevirmektedir. Bu tür masdarlara masdar anlamı içerdikleri için “tevilli masdar (masdar-ı müevvel cümlesi)” denmektedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Hal cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal “nasıl” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zil-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubtur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde, iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hal’i sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazfedilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır:
1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harfi cerli veya zarflı isim).Ayette müfred şeklindedir.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تُكَلِّمَ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi كلم ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
سَوِياًّ ; sıfat-ı müşebbehedir. “Benzeyen sıfat” demektir. İsmi faile benzediği için bu adı almıştır. İsmi failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfatı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsmi fail değişen ve yenileşen vasfa delalet eder. Sıfatı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ رَبِّ اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mütekellim zamirinin mahzuf olduğu رَبِّ izafeti, muzâfun ileyhe şan ve şeref kazandırmasının yanında, mütekellimin, Allah'ın rububiyet vasfına sığınma isteğine işarettir. Bu hazfin işareti kelimenin sonundaki esredir. Nida harfinin ve muzâfun ileyhin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Nidanın cevabı olan اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةً cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Emir üslubunda gelmiş olmasına rağmen dua manasında olduğu için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. ل۪ي , ihtimam için, mef’ûl olan اٰيَةًۜ ‘ e takdim edilmiştir.
اٰيَةً ’deki nekrelik, tazim ve nev ifade eder.
Emir fiil aslen; makam bakımından yukarıda olan bir kişinin, makam bakımından daha alt seviyede olan birinden henüz husule gelmemiş bir fiilin yapılmasını istemek için vaz edilmiştir(ki buna isti'lâ yoluyla denir). Vücûb ifade eder. Eğer emir alt seviyede olan birinden daha üst seviyede olan birine yönelik olursa buna “dua” denir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
قَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِياًّ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِياًّ cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyh olan اٰيَتُكَ , veciz ifade kastına matuf olarak izafetle gelmiştir.
Masdar harfi اَنْ ve akabindeki لَا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِياًّ cümlesi, masdar tevilinde mübtedanın haberidir. Masdar-ı müevvel, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Muzari fiil, hudûs, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
سَوِياًّ kelimesi تُكَلِّمَ ‘deki failin halidir. Bu kelimenin sıfat olduğu da söylenmiştir.
تُكَلِّمَ fiili, تفعيل babındadır. تفعيل babı, fiil, fail veya mef‘ûlde kesret ifade eder.
اٰيَةً kelimesinin önemi dolayısıyla tekrarlanmasında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Alimler, سَوِياًّ kelimesinin kime ait bir sıfat olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu cümleden olarak bazıları bunun, “üç gece”nin sıfatı olduğunu ileri sürerlerken, müfessirlerin ekserisi bunun, Zekeriya (a.s)’a ait bir sıfat olduğu kanaatindedirler. Buna göre mana “Senin alâmetin, sende bir hastalık olmayıp sapasağlam olduğun halde, bu müddet içinde insanlarla konuşamamandır’’ şeklinde olur.