Nahl Sûresi 102. Ayet

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِم۪ينَ  ...

Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 نَزَّلَهُ onu indirdi ن ز ل
3 رُوحُ Ruhu’l- ر و ح
4 الْقُدُسِ -Kudüs ق د س
5 مِنْ -nden
6 رَبِّكَ Rabbi- ر ب ب
7 بِالْحَقِّ gerçek olarak ح ق ق
8 لِيُثَبِّتَ sağlamlaştırmak için ث ب ت
9 الَّذِينَ kimseleri
10 امَنُوا inanan(ları) ا م ن
11 وَهُدًى ve yol gösterici ه د ي
12 وَبُشْرَىٰ ve müjde olarak ب ش ر
13 لِلْمُسْلِمِينَ müslümanlara س ل م
 
Ruhu’l-Kudüs”ten maksat Cebrâil’dir (bilgi için bk. Bakara 2/87, 97). Âyet müşriklerin yukarıdaki iddiasını reddetmekte ve bu münasebetle vahyin aslî hedefini de özetlemektedir. Buna göre vahyin temel gayesi, ortaya koyduğu çeşitli kanıtlarla inananların imanını pekiştirmek, Allah’ın buyruk ve hükümlerine teslim olanlara, yanlış inanç ve davranışlardan korunup doğru yola yönelmelerinde rehber olmak, bu yolda ilerleyenlere kurtuluş ve mutluluk müjdeleri vermektir. Böylece âyet, dolaylı olarak muhataplarını, Peygamber’in tebliğlerini peşinen reddetmek yerine bu hedefler üzerinde düşünmeleri gerektiği hususunda uyarmaktadır.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 441
 

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِم۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ’dir. Mekulü’l-kavli,  نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ ’dur. قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

نَزَّلَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. رُوحُ fail olup damme ile merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. الْقُدُسِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

مِنْ رَبِّكَ  car mecruru  نَزَّلَ  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  بِالْحَقِّ  car mecruru  نَزَّلَ ’deki failin mahzuf haline veya  رَبِّكَ ’deki muhatap zamirine mütealliktir.

لِ  harfi,  يُثَبِّتَ  fiilini gizli  اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.

اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  لِ  harf-i ceriyle  نَزَّلَ  fiiline mütealliktir. 

يُثَبِّتَ  fetha ile mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اٰمَنُوا ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.

اٰمَنُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.  

وَ  atıf harfidir. Haliyye olması da caizdir. هُدًى  elif üzere mukadder kesra ile mecrur olup masdar-ı müevvel’e matuftur. Veya mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri, هو (O) şeklindedir.

بُشْرٰى  atıf harfi  وَ ’la  هُدًى ’e matuftur. لِلْمُسْلِم۪ينَ  car mecruru  بُشْرٰى ’ya müteallik olup, cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır. 

اَنْ  harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra,  Atıf olan اَوْ ’den sonra,  Lamul cuhuddan sonra, Lamu-ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, Vav-ı maiyye (وَ)’ den sonra, Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Ayette lamu-ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra gizlenmiştir.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

يُثَبِّتَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  ثبت ‘dir. 

نَزَّلَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi نزل ‘dir.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar. 

اٰمَنُوا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’al babındandır. Sülâsîsi أمن ’dir. 

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.

مُسْلِم۪ينَ  ; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

 

 

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِم۪ينَ

 

Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Ayetin başında  قُلْ  emrinin bulunması mekulü’l-kavlin Allah katında bir önemi, şanı ve ciddiyeti bulunduğuna işaret eder.

قُلْ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107) 

رَبِّكَ  izafetinde Rab ismine muzâf olan  كَ  zamiri dolayısıyla Hz. Peygamber, şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca bu izafet, Allah Teâlâ’nın onu koruyup desteklediğinin işaretidir. 

كَ  zamiri Peygamberimize ait ise zamirde iltifat var demektir.  مِنْ ربي  (Rabbimden) demesi beklenirdi.

بِالْحَقِّ  car-mecruru, نَزَّلَهُ ‘daki failin mahzuf haline mütealliktir. Halin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Faydayı çoğaltmak ve az sözle çok anlam ifade etmek amacına matuf  رُوحُ الْقُدُسِ  izafetinde, temiz manasında olan  الْقُدُسِ , sıfat olmasına rağmen mevsufuna izafe edilmiştir. Sıfat tamlaması, izafetin verdiği manayı karşılayamaz.

İzafette bu kişinin bu özelliği ile tanındığı, meşhur olduğu ve bu özelliğin onun tabiatı, karakteri haline geldiği manası vardır. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri C.7 S. 238)

Sebep bildiren harf-i cer  لِ  ’nin gizli  أنْ ’le masdar yaptığı  لِيُثَبِّتَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِم۪ينَ  cümlesi, masdar tevilinde olup harf-i cerle birlikte  نَزَّلَ  fiiline mütealliktir.

Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

لِيُثَبِّتَ  fiilinin mef’ûlü konumundaki cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan  اٰمَنُوا  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Birbirine matuf  هُدًى  ve  بُشْرٰى  kelimeleri tezayüf nedeniyle masdar-ı müevvele atfedilmiştir.

لِلْمُسْلِم۪ينَ  car-mecruru, بُشْرٰى ‘ya mütealliktir.

بُشْرٰى - هُدًى - بِالْحَقِّ  kelimeleri, bütün cinslere şamil masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Masdarlar bir fiilin ihtiva ettiği bütün manaları içerirler. Yani; ism-i fail ve ism-i mefûlü de ifade eder.

رُوحُ الْقُدُس  ifadesinde  istiare vardır. Çünkü bununla kastedilen, - ona selam olsun- Cebrail’dir. Kudüs temizliktir. Ona Rûhulkudüs (temiz ruh) adının verilmesi, dinin canlılığının, müminlerin temizliğinin, onun (Cebrail’in) peygamberlere -onlara selam olsun- getirdiği hükümler, şeriatlar, edepler ve faydalı şeyler sayesinde gerçekleşmesidir. 

رُوحُ الْقُدُسِ ’un indirdiği şeyin özellikleri sayılmıştır ki bu taksim sanatıdır. 

حَقِّ - بُشْرٰى - هُدًى - اٰمَنُوا - مُسْلِم۪ينَ - رُوحُ الْقُدُس - رَبِّ   kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

ينزِّل  ve  نَزَّلَ  fiillerindeki  تفعيل  babı, Kur'an'ın maslahat icabı ve değişim gereği olarak azar azar indirildiğine dikkat çekmek içindir. تفعيل  babı, fiil, fail veya mef‘ûlde kesret ifade eder. 

Ayetteki  هُدًى  ve  بُشْرٰى..... ifadeleri mef'ûlün leh olup  يُثَبِّتَ  fiilinin mahalline matuftur. Buna göre ifadenin takdiri, “Onları sabit kadem kılmak, irşad etmek ve müjdelemek için” şeklinde olur. Bu ifadede, bu sıfatların zıddının müminlerin dışındakiler için olduğuna da bir tarîz ve çıtlatma vardır. (Fahreddîn er-Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb)

Sayfadaki ayetlerin fasılalarını teşkil eden  و- نَ  ve  ي - نَ  harflerinden oluşan ahenk, duyanların, okuyanların gönlünü fethedecek güzelliktedir. Bu fasılalarda lüzum ma la yelzem sanatı vardır.

Bu sanat; fasıla veya kafiye harfinden önce gerekli olmadığı halde bir veya daha fazla harfin aynısının getirilmesidir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi, s. 201-202)